19 Kasım 2012 Pazartesi

Bebegim Büyüyor- 23 Aylik Bebek Gelisimi

2 yasina 1 kala gelisim tablomuzun hizina yetisemez oldum.Bu ay bizim icin gercekten bir dönüm noktasi oldu.

  • Konusma konusunda bir basamak daha yükseldi,hemen her kelimeyi biliyor,kullaniyor artik.Öyle ki not defterime kaydedemez oldum :)
  • Alfabeyi hic üzerine düsmesem de neredeyse sökmüs durumda,her harfi ve o harfin karsiliginda bir kelimeyi rahatlikla söylüyor.
  • 1 den 10 a kadar olan rakamlari sirasini sasirmadan söyleyebiliyor.
  • Gecen ay ki yazimda bahsettigim ara renkler konusunda epey yol katetti.
  • Sekilleri,renkleri,harfleri,sayilari gecen ay tamamlamistik,bu ay hayvanlarin tamamini da ögrendi :)
  • Ev islerinde bana yardim ediyor,cöpe atilacaklari atiyor,camasir makinasini durdurup,kapagini acip,camasirlari birer birer cirparak askiya koyuyor :) (erkek cocugu da ev islerini ögrenmeli :P)
  • Kalem tutma isinde ustalasiyor,bazi rakamlari ve sekilleri cizebiliyor.
  • Ahsap bloklardan boyu kadar kuleler yapiyor.
  • Kücük ve dikkat gerektiren islerde sabirla gerekeni yapiyor.Örnegin vida sikilamak,dügme acmak gibi.
  • Anlatamadigim,tarif edemedigim baglantilar kuruyor.Örnegin ücgen gördügünde bunun bir evin catisininda sekli olabilecegini anlatmaya calisiyor.Ya da siradan bir kilit gördügünde anahtar ariyor.
  • Ve kendini begenmisligi en üst safhada:)Begenmedigi hicbirseyi giydiremiyoruz,ayna karsisina gecip kendini inceliyor,sevmediklerini cikarttiriyor.Bazen kafasinda sapka,elinde eldiven,altinda sort,ayaklarinda sandaletlerle günü geciriyor:)

Bizde durumlar böyle.2 yas gercekten cok keyifli gececege benziyor simdiden.Cünkü ögrenmeye ac,minik bir adam oldu bizim ufaklik :)





Not: Yine,yeniden hatirlatmak istiyorum,her bebek farklidir,her bebegin gelisim sürecleride farklidir.Bu yazdiklarim sadece benim bebegim icin gecerli durumlardir ve baska hicbir bebek icin referans alinmamalidir..:)

17 Ekim 2012 Çarşamba

Montessori Günlügümüz-2

     Bir önceki yazimda sürpriz sepetinden bahsetmistim,deneyenler varsa umarim keyif almislardir.Bu defa yine montessori yöntemi kitaplarindan ögrendigim ve cok kolay materyallerden hazirlayabileceginiz bir etkinlikten bahsedecegim.Kuru fasulyeler..
     Bu etkinlik icin bebeginizin 18 ay ile 4 yas araliginda olmasi yeterli.Kücük cocuklarda yine de anne-baba gözetimi sart elbette.
     Iri kuru fasulyelerimizi büyükce bir cam ya da porselen kaseye bosaltiyoruz,bir tane de kepce aliyoruz elimize ve cocugumuza kuru fasulyeleri kaseden nasil alip tekrar kaseye nasil bosaltildigini gösteriyoruz.Sira ona geldiginde ne kadar keyif aldigini göreceksiniz.
     Kasenin disina düsen fasulye tanelerini tekrar kasenin icine koymasi gerektigini de gösteriyoruz.
     Ilk denememizde evin her kösesinden kuru fasulye topladigimi hatirliyorum,ancak zaman icinde tüm fasulyelerin kasenin icinde olmasi gerektigini kavradiginda bu oyun daha eglenceli hale gelmisti her ikimiz icinde.Biraz sabir gerekli yani ;)
     Bu etkinlikle cocugunuzun sesleri ayirt etmesine yardimci olacak ve el becerilerini gelistireceksiniz.Kolay gelsin ;)

16 Ekim 2012 Salı

Baskalastirma cabalarimiz...

     Biz kadinlari anlamiyorum cogu zaman...Cidden...Erkekler gibi düz mantik degiliz(erkekler kizmasin lütfen,bu kanitlanmis bisey artik ;)),hayat bizim icin is,ev,arabalar ve futboldan ibaret degil ve evet,onlara nazaran daha karmasik bir dünyamiz var...Daha az düsünür daha cok konusuruz.Dogamiz geregidir bu,yapismistir üzerimize böyle etiketler...
     Dedikodu dendi mi kadinlar akla gelir mesela.Kim ne giymis,nerde ne demis,kiminle gezmis,ne takmis,kilo mu almis,zayiflamis mi,sac rengi nasilmis,kocasi yildönümüne ne almis,kaynanasi ne demis,cocugu ne yapmis,nasil yapmis,nasil etmis diye gider konu basliklarimiz...Iki kisi yanyana geldik mi,digeri acimadan baskasi oluverir hemen...
     Bende bu rüzgara kapiliyorum kimi zaman,kadinim ya en nihayetinde,sonrasinda oturup düsününce bana herhangi birsey katmayan bu lakirtilarla gecen zamanima aciyorum.Gercekten uzunca bir zamandir bu böyle.Daha cok insan taniyip daha azini hayatima dahil eder oldum artik,öyle cok bos insani eledim ki gecesi gündüzü birilerini cekistirmek olan,kendini kaf daginin tepesinde görüp digerinin herseyine burun kiviran,herseyi kendinin bildigini sanan ve dikenli kirbac gibi diliyle karsisindakini elestiren,hep ben diyen ama seni sen oldugun icin sevemeyen...Gec bile kalmisim diyorum ola ki aklima gelirlerse...Kafama öylesine rahat,günlerim öylesine dolu dolu geciyor ki artik...
     Mesela artik telefon görüsmelerim de daha kisa,görüsme uzadikca biliyorum ki konu digerini ötekilestirmeye gelecek,kaynana,es,arkadas,komsu farketmiyor...Bir kivilcim yetiyor dedikodu kazaninin alevlenmesine...Ve ben bunlara artik kafa yormak istemiyorum...
     Tüm bunlardan ne anliyoruz,nasil bir tatminlik yasiyoruz anlam veremez oldum.Yaslaniyor muyum,olgunlasiyor muyum,umursamiyor muyum ya da hakikaten bu düzenden sikildim mi bilmiyorum ama belki de tepki cekmeyi de göze alarak sunu söylemek istiyorum ki, ben bazen biz kadinlari cekilmez buluyorum!
     Hani daha cok kendimizi sorgulasak,millete sunu söylüyorum ama ya ben nasil biriyim diye,daha cok cabalasak daha iyi nasil olabilirim diye,daha cok paylassak anneligimizi,tecrübelerimizi ama ayni zamanda daha az elestirsek karsimizdakinin hayatini...Daha cok deger versek birbirimizin fikirlerine,daha cok birseyler ögrenmeye calissak en cahilinden bile,daha cok sevsek kollasak birbirimizi...Ama daha az incitsek hemcinslerimizi...
     Hayat biz kadinlar olmadan asla cekilmezdi biliyorum,ama pekala biz kadinlarla daha cok katlanilabilir bir yer haline gelebilir(di), eger cuvaldizi birazda kendimize batirabilseydik karsimizdakini baskalastirmadan önce...
Belki hayal,belki rüya..Ne denir ki...Ben bir yerlerden basladim,devam ettirmeye cabaliyorum..Darisi benim gibi düsünen hemcinslerime...Her birimizinin bir digerinin farkli olan renginin güzelligini görmesi dileklerimle...