17 Ekim 2012 Çarşamba

Montessori Günlügümüz-2

     Bir önceki yazimda sürpriz sepetinden bahsetmistim,deneyenler varsa umarim keyif almislardir.Bu defa yine montessori yöntemi kitaplarindan ögrendigim ve cok kolay materyallerden hazirlayabileceginiz bir etkinlikten bahsedecegim.Kuru fasulyeler..
     Bu etkinlik icin bebeginizin 18 ay ile 4 yas araliginda olmasi yeterli.Kücük cocuklarda yine de anne-baba gözetimi sart elbette.
     Iri kuru fasulyelerimizi büyükce bir cam ya da porselen kaseye bosaltiyoruz,bir tane de kepce aliyoruz elimize ve cocugumuza kuru fasulyeleri kaseden nasil alip tekrar kaseye nasil bosaltildigini gösteriyoruz.Sira ona geldiginde ne kadar keyif aldigini göreceksiniz.
     Kasenin disina düsen fasulye tanelerini tekrar kasenin icine koymasi gerektigini de gösteriyoruz.
     Ilk denememizde evin her kösesinden kuru fasulye topladigimi hatirliyorum,ancak zaman icinde tüm fasulyelerin kasenin icinde olmasi gerektigini kavradiginda bu oyun daha eglenceli hale gelmisti her ikimiz icinde.Biraz sabir gerekli yani ;)
     Bu etkinlikle cocugunuzun sesleri ayirt etmesine yardimci olacak ve el becerilerini gelistireceksiniz.Kolay gelsin ;)

16 Ekim 2012 Salı

Baskalastirma cabalarimiz...

     Biz kadinlari anlamiyorum cogu zaman...Cidden...Erkekler gibi düz mantik degiliz(erkekler kizmasin lütfen,bu kanitlanmis bisey artik ;)),hayat bizim icin is,ev,arabalar ve futboldan ibaret degil ve evet,onlara nazaran daha karmasik bir dünyamiz var...Daha az düsünür daha cok konusuruz.Dogamiz geregidir bu,yapismistir üzerimize böyle etiketler...
     Dedikodu dendi mi kadinlar akla gelir mesela.Kim ne giymis,nerde ne demis,kiminle gezmis,ne takmis,kilo mu almis,zayiflamis mi,sac rengi nasilmis,kocasi yildönümüne ne almis,kaynanasi ne demis,cocugu ne yapmis,nasil yapmis,nasil etmis diye gider konu basliklarimiz...Iki kisi yanyana geldik mi,digeri acimadan baskasi oluverir hemen...
     Bende bu rüzgara kapiliyorum kimi zaman,kadinim ya en nihayetinde,sonrasinda oturup düsününce bana herhangi birsey katmayan bu lakirtilarla gecen zamanima aciyorum.Gercekten uzunca bir zamandir bu böyle.Daha cok insan taniyip daha azini hayatima dahil eder oldum artik,öyle cok bos insani eledim ki gecesi gündüzü birilerini cekistirmek olan,kendini kaf daginin tepesinde görüp digerinin herseyine burun kiviran,herseyi kendinin bildigini sanan ve dikenli kirbac gibi diliyle karsisindakini elestiren,hep ben diyen ama seni sen oldugun icin sevemeyen...Gec bile kalmisim diyorum ola ki aklima gelirlerse...Kafama öylesine rahat,günlerim öylesine dolu dolu geciyor ki artik...
     Mesela artik telefon görüsmelerim de daha kisa,görüsme uzadikca biliyorum ki konu digerini ötekilestirmeye gelecek,kaynana,es,arkadas,komsu farketmiyor...Bir kivilcim yetiyor dedikodu kazaninin alevlenmesine...Ve ben bunlara artik kafa yormak istemiyorum...
     Tüm bunlardan ne anliyoruz,nasil bir tatminlik yasiyoruz anlam veremez oldum.Yaslaniyor muyum,olgunlasiyor muyum,umursamiyor muyum ya da hakikaten bu düzenden sikildim mi bilmiyorum ama belki de tepki cekmeyi de göze alarak sunu söylemek istiyorum ki, ben bazen biz kadinlari cekilmez buluyorum!
     Hani daha cok kendimizi sorgulasak,millete sunu söylüyorum ama ya ben nasil biriyim diye,daha cok cabalasak daha iyi nasil olabilirim diye,daha cok paylassak anneligimizi,tecrübelerimizi ama ayni zamanda daha az elestirsek karsimizdakinin hayatini...Daha cok deger versek birbirimizin fikirlerine,daha cok birseyler ögrenmeye calissak en cahilinden bile,daha cok sevsek kollasak birbirimizi...Ama daha az incitsek hemcinslerimizi...
     Hayat biz kadinlar olmadan asla cekilmezdi biliyorum,ama pekala biz kadinlarla daha cok katlanilabilir bir yer haline gelebilir(di), eger cuvaldizi birazda kendimize batirabilseydik karsimizdakini baskalastirmadan önce...
Belki hayal,belki rüya..Ne denir ki...Ben bir yerlerden basladim,devam ettirmeye cabaliyorum..Darisi benim gibi düsünen hemcinslerime...Her birimizinin bir digerinin farkli olan renginin güzelligini görmesi dileklerimle...

12 Ekim 2012 Cuma

Hastaliklar Mevsimi

     Sonbahari hic sevmem,hele ki kisi...Eylül geldi mi keder cöker icime,cidden..Pazar günü geldiginde ertesi günün pazartesi olacagini bilmekle ayni bir keder...Tek fark günler daha cabucak geciyor ama bu 2 mevsim gecmek bilmiyor.
     Bu memlekette hergün yagmur var ama hem soguk,hem gri bir gökyüzü,hemde soguk hava biraz fazla geliyor benim bünyeme.Bulutlarin arasindan nokta kadar bir mavilik görürsem derin bir oh cekiyorum.´Oh be,hava acilacak mi ne´..ama nerde...Rüzgarla beraber yine karisiyor bulutlar,yine koyu gri bir gökyüzü ruhumu daraltiyor...
     Neyse edebiyat yapmak icin yazmadim basligi,öyle bir yetenegimde oldugu söylenemez zaten,haddimi bilirim yani ;)
    Konu hastalik...Gecis mevsimi,ara mevsim,her neyse iste,bu mevsimim olmazsa olmazi hastalik..Yakaladi yine bizi,bizden gectim de,benim minik kuzumu.Hic hasta olmasalar cocuklar keske,ama olmuyor iste,ona da ihtiyaclari var...Üzülsekte katlaniyoruz bi sekilde,Allah daha büyük dertler vermesin hicbir anne kuzusuna...
     Cumartesi günü aniden burun akintisiyla basladi bu defa,ayni gece sabaha kadar agladi ve uyumadi,ara ara sputum denilen,bizim tabirimizle balgam kustu yavrum.Ertesi gün klinige götürdük,burun damlasi verdi döndük.2 gece üstüste yine ayni durum devam edince ve ´anne kuyak aciyoo´diyerek sag kulagini tutmaya baslayinca dayanamadim kendi doktoruna götürdüm kuzuyu.Doktorun muayehanesi tiklim tiklim doluydu,belki 50 cocuk rahat vardi.Hemen hepsi ayni sikayetlerden gelmisler.El kadar bebekler,kütür kütür öksürüyorlar...Bildigimiz salgin,ara mevsimin meyvesi...
     Burun spreyi,balgam söktürücü ve kulak damlasiyla döndük eve.Kuzum hakliymis,artik derdini anlatir olmus,sag kulagi kizarmis.
     Simdilerde daha iyiyiz sanki ama hiril hiril gögsü bogazi,2 yastikla oturur pozisyonda uyuyabiliyor.Ya da benim kucagimda ve dizlerimde...
     Daha 1 ay önceki tatil dönüsünün izleri gecmemisken bu hastalik epey sarsti minigimi.Daha az uyuyor,daha az yiyor.
     Velhasil kerim bu mevsimi sevmiyorum,sevmeyecegim...Ey sonbahar ve kis...Edebinle gel,edebinle git lütfen,kücücük kuzularin bagisikliklarini güclendirecegim derken arka arkaya darbeler indiripte biz annelerin asabini bozma... :P :)

Bebegim Büyüyor- 22 Aylik Bebek Gelisimi

     Bu ay nihayet tam da gününde yazabiliyorum.Benim minik kuzum yavas yavas bebeklikten cikiyor.Hem görüntüsüyle,hem davranislariyla kücük bir delikanli olma yolunda ;) Her anlari ayri bir tatta,her anlari ayri bir renkte...
Bu ay daha cok hastaliklarla gecti,fazla bir verim alamayiz desem de hicte öyle olmadi,aksine konusma konusunda epey sasirtti bizi.

  • Kelimelerine kelimeler eklendi,ama en güzeli de basit cümleler kurabiliyor artik.Örnegin ´anne kuyak aciyo´, ´bu dayi aldi´ , ´babacim yerdeymis´ gibi bicir bicir,cok eglenceli cümlelerimiz var artik:)Aksama kadar konussa,aksama kadar dinlesem:)
  • Alfabeyi söktü sökecek.Cidden,saskinim! Alfabe yapbozundaki harflerin cogunu tek tek söylüyor,üstelik örneklendirerek.Örnegin K harfini getirip ´Bu K, K-Kus´ gibi.Disarda,evde,alisveriste,levhalarda vs. harfleri sayiyor.Hedefi bir an önce okuma yazma sanirim,üstüne düsülse onu da yapar bu canavarlar:)
  • Rakamlari da ögrendi.Hatta favori rakami bile var,her yere 2 yazmami istiyor:)
  • Önceden benim ona anlattigim resimli kitaplari artik beyfendi bana anlatiyor,tek tek soruyor,bu ne diye,bilerek yanlis cevap verdigimde,örnegin arabaya tir dedigimde gülerek yanlisimi düzeltiyor:)
  • Renkleri ve trafik lambalarinin anlamlarini uzun zamandir biliyordu zaten ama bu aralar ara renkleri ögrenme cabasinda.Krem rengi dedigimde nasil yani krem rengi bakisini tarif edemem misal:)
  • Sekiller konusunda da artik uzman,her objenin hangi sekilde oldugunu anlatmaya calisiyor,örnegin bir topun yuvarlak oldugunu ya da pencerenin dikdörtgen oldugunu göstererek ve eslestirerek anlatiyor.
  • Cis-kaka muhabbetleri ayni sekilde devam ediyor ama ilkbahara kadar üzerine düsmemeye kararliyim,sanirim oglum tuvalet egitimine hazir,ama ben degilim :P
  • Bu ne sorularimiz bu ay tavan yapti.
  • Sinirlendiginde elinde,koltukta,masada ne varsa firlatiyor.Evet biliyorum,18-24 ay 2 yas sendorumun tavanidir ;)
Gece gece aklima gelenler bunlar.Her gün dolu dolu,her gün bilgiye.ögrenmeye acik geciyor.Cocuk gercekten en cok ilgi bekleyen varlik,ne verirsen onu aliyor.Bu zamanlari cok kiymetli,herhangi bir diziden,bir isten,bir kitaptan,biraz uzanip keyif yapmaktan cok daha degerli hemde ;)




Not: Yine,yeniden hatirlatmak istiyorum,her bebek farklidir,her bebegin gelisim sürecleride farklidir.Bu yazdiklarim sadece benim bebegim icin gecerli durumlardir ve baska hicbir bebek icin referans alinmamalidir..:)